Misafir
Misafir
|
Konu: Standart Derin Denizlerde Ayınlatma Teknolojisi 04.08.08 10:36 |
|
|
Doç.Dr. M.Sami Polatöz
Elektrik enerjisi ile aydınlanma, insanlık tarihindeki en Önemli buluşlardan birisi olarak kabul edilir. Ancak bu teknolojiden çok daha karmaşık bir teknoloji canlılar tarafından asırlardır uygulanmakta idi. Biyo-aydınlatma diyebileceğimiz bu karmaşık teknolojiyi ateş böceklerinden, planktonlara ve balıklara kadar çok farklı yapılardaki canlılarda görmek mümkündür. Denizlerdeki biyo-aydınlatma teknolojisi ve bu teknolojinin şaşırtıcı uygulamaları ve hayretengiz tiplerine kısaca göz atalım.
Biyo-aydınlatmaya, okyanusta yüzeyden en derin vadilere kadar her yerde rastlanılmaktadır. Deniz organizmalarının yüzde sekseni ışık yayar. Mikroskobik planktonlardan deniz analarına kadar birçok tür bu özelliğe sahiptir. Fener balığı gibi bazı türler ışıklı uzantı şeklindeki uzuvları ile avlarını cezbederken diğer bir balık türü ise far gibi lâmbaları ile belli aralıklarda karanlığı aydınlatır. Deniz ejderhaları ise çok daha farklı bir teknolojiye sahiptir. Gözlerinin altındaki lâmbalardan kırmızı ışık gönderirler. Tıpkı termal kameralar gibi deniz ejderhaları da başkaları tarafından fark e-dilmeden görme kabiliyetine sahiptirler. Gözleri, yaydıkları kırmızı ışığı görebilecek şekilde tasarlanmıştır. Bu ışık onların görünmeden avlanabilmesini ve muhtemel eşlerini, düşmanlarını uyarmadan bulabilmelerini sağlamaktadır. Bu saydığımız deniz canlılarının hemen hemen hepsi kendi ışıklarını kendileri üretirler. Nadiren bazı türler ışık üretmek için kendileri ile ortaklık kurmuş bakterileri kullanırlar.
Açık denizlerde biyo-aydınlatma, istisna değil, nerede ise genel kural hâline gelmiştir. Biyo-aydınlatma çok farklı maksatlarla kullanılabilmektedir. Bir eşi cezbetmek, av aramak, avı yakına çekmek, saldırganları korkutmak vb. gibi. Ani bir parıltı loş ışığa alışık bir avcıyı geçici olarak kör edebilir ve bu zaman zarfında av kendisini kurtarabilir. Bazı hayvanlar, ışıklarını, kendisine saldıran hayvanın düşmanını cezbetmek için kullanırlar. Okyanus derinliklerinde ışık yaymak büyük bir hadisedir ve bütün gözler ışığa çevrilir.
Bazı ışıklar da avcıları şaşırtmak içindir. Eğer muhtemel av iyi bir ışık düzenlemesine sahip ise, avcı hangi tarafın arka, hangi tarafın ön olduğunu anlamayabilir veya avın hangi yönde hareket edeceğini kestiremeyebilir. Güneş ışığının ulaşabildiği loş noktalarda ise enteresan bir teknoloji kullanılmaktadır. Bazı balık ve mürekkepbalıkları karınla-nndaki ışık organlarından yukarıdan gelen ışığın şiddetine eşdeğer şiddette ışık yayarak alttan bakan birisine görünmez hâle gelirler. Hemen bütün biyo-aydınlatmalar (Deniz ejderhalarının kırmızı ışığı hariç) mavi-yeşildir. Çünkü su bu renklerin dalga boylarını daha kolay geçirir. Balığın görme pigmentlerinin bu dalga boylarındaki ışığa hassas olması elbetteki tesadüfi olamaz. Her ne kadar evrimciler balığın ihtiyacına göre çevre uyumu ile birlikte gözün kendiliğinden bu hassasiyeti kazandığını iddia etse bile burada ciddi problemler vardır. Öncelikle böyle karmaşık bir mekânizma kendi kendine gelişemez. İkinci olarak güneş ışığının ulaşmadığı derinliklerde yaşayan binlerce balık türü de mavi ışığı algılayabilecek göz yapısına sahiptirler. Tropikal bölgede en parlak bir günde öğle vakti durgun bir okyanusda güneş ışığı maksimum 1.000 metre derinliğe kadar nüfuz edebilir. Halbuki okyanusun ortalama derinliği 4.000 metredir ve bu derinlikte tek ışık kaynağı canlıların yaydığı ışıktır. İşte bu derinlikte yaşayan canlıların gözleri, diğer canlıların yaydıkları ışığı algılayacak şekilde tasarlanmıştır.
Denizaltılarla derin dalışlar yapan araştırmacılar su altında muhteşem bir ışık gösterisine şahit olurlar. Bu ışıklı gösteri her zaman olan bir gösteri değildir: Denizaltının hareketi bol miktarda alarm ve uyanlara yol açmıştır. Denizaltıda hareketsiz ve ışıkları söndürerek beklerseniz, ışık göremezsiniz. Herhangi bir hareket veya faaliyet olduğunda (denizaltının ışık vermesi, hareketi veya bir balığın diğer bir balığa hücüm etmesi gibi) zincirleme parıldama ve aydınlanmalar olabilmektedir.
Okyanusun koyu karanlığı içerisinde parıldama küçük ve uzakta bir nokta gibidir. Hemen hemen bütün derin deniz balıkları bu ışıktan mümkün olduğunca fazla istifade etmek için büyük gözlere sahiptirler. Fotonları yakalamada kritik özellik, gözbebeğinin büyüklüğüdür ve birçok balık için gözbebeğinin fazla büyümesi balığın gözünün gövdeye sığmamasına yol açacağı için gözleri tüp şeklindedir. Retina da çok az olan ışıktan maksimum yararlanacak şekilde tasarlanmıştır. İki değişik fotoreseptör hücresi olan insan retinasının aksine (gündüz görüşü için konik hücreler, gece görüşü için çubuk hücreler) hemen hemen bütün derin deniz yaratıklarının retinaları çubuk hücrelerden oluşur. Hassasiyeti artırmak için bu çubuklar, insandakilerin beş katı kadar uzunlukta olabilir. Herbir çubuk hücresi, ışık emici molekül pigmentleri ile yoğun olarak paketlenmiştir. Bu görme pigmentlerinin varlığı, balık gözünün zayıf biyo-aydınlatmayı görecek şekilde tasarlandığının en iyi delilidir.
Işık hüzmelerinin son ulaşabildiği derinliklerde, birçok balık, sarı güneş gözlüklerine sahiptir. Bu güneş gözlükleri gözün ön tarafındaki pigmentli (renkli) merceklerdir. Bu gözlükler canlıların yaydığı mavi-yeşil biyo-aydınlatma ile güneşten gelen ve arka fonu oluşturan mavi ışığı ayırt etmede çok işe yaramaktadırlar. Ayrıca bu sarı gözlüklerle, karınlarındaki aydınlatma ile kamufle olmuş canlıları da görmek mümkün olabilmektedir. Neticede derin denizlerdeki canlıların tahmin edebildiğimizin çok üzerinde bir aydınlatma teknolojisi kullandığı görülmektedir. Bu teknolojide hangi kimyevî reaksiyonların kullanıldığı kısmen aydınlatılmış olmasına rağmen hâlen bilinmeyen yönleri vardır. Bilindiği kadarıyla mekânizmanın temeli luciferin adı verilen maddenin luciferaz enzimi ile oksiluciferin'e çevrilmesidir. Fakat bu işin sinir sistemi, salgı metabolizması ve davranışlar ile olan kompleks münasebetleri, henüz tam bilinemiyor. Okyanuslarda ışık; hem bir silah, hem bir savunma, hem de bir haberleşme vasıtasıdır. Derin denizlerde ışığın bilinmediği yerlerde bu ışığı üreten ve algılayabilen canlıları, bu ışığın mucidi olarak göstermeye çalışmak, gerçekleri görmezlikten gelmekle eşdeğerdir. Işığın meydana getirdiği ahenkli denge durumuyla herbir tür kendisine verilen görevi en iyi şekilde yapmakta ve karanlık derinliklerde de Yaratıcı'nın birçok ismini gören ve idrak eden insanlara göstermektedirler. Benzer bir denge konumunun sosyal hayatımızda ve düşünce dünyamızda yer edeceği ana kadar da, düzensizlik ve tutarsızlıklar içimizde sürüp gidecektir |
|
HunteR_KonT
Yaş : 30
Kayıt tarihi : 05/08/08
Mesaj Sayısı : 859
Paylaşımlar: (1000/1000) Mutluluk: (1000/1000)
|
Konu: Geri: Standart Derin Denizlerde Ayınlatma Teknolojisi 05.08.08 19:48 |
|
|
paylaşım için teşekkürler |
|
Vural
Yaş : 29
Kayıt tarihi : 03/08/08
Mesaj Sayısı : 1241
Paylaşımlar: (1000/1000) Mutluluk: (1000/1000)
|
Konu: Geri: Standart Derin Denizlerde Ayınlatma Teknolojisi 06.08.08 19:57 |
|
|
way bea hela olsun paylaşım için tşkler bende bunu arıyodum |
|
HunteR_KonT
Yaş : 30
Kayıt tarihi : 05/08/08
Mesaj Sayısı : 859
Paylaşımlar: (1000/1000) Mutluluk: (1000/1000)
|
Konu: Geri: Standart Derin Denizlerde Ayınlatma Teknolojisi 06.08.08 22:27 |
|
|
sen liseli değilsin ki daha bu sene başlıycan liseye :S |
|
mustafa
Yaş : 29
Kayıt tarihi : 04/08/08
Mesaj Sayısı : 58
Paylaşımlar: (1/1) Mutluluk: (999/999)
|
Konu: Geri: Standart Derin Denizlerde Ayınlatma Teknolojisi 07.08.08 8:22 |
|
|
bu nu neden geçen sene vermediniz bana geçen sene lazımdı proje ödevimdi ama yinede paylaşım için teşekkürler:D |
|
kaka
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 13/08/08
Mesaj Sayısı : 87
Paylaşımlar: (1/1) Mutluluk: (999/999)
|
Konu: Geri: Standart Derin Denizlerde Ayınlatma Teknolojisi 14.08.08 11:29 |
|
|
tesekkurler çok işime lazımdı |
|
Fatih
Yaş : 29
Kayıt tarihi : 09/09/08
Mesaj Sayısı : 329
Paylaşımlar: (1/1) Mutluluk: (999/999)
|
Konu: Geri: Standart Derin Denizlerde Ayınlatma Teknolojisi 10.09.08 16:38 |
|
|
paylaşım için teşekkürler |
|