Misafir
Misafir
|
Konu: Klon ve Klonlama Nedir? 04.08.08 10:32 |
|
|
KLONLAMA Klon ve Klonlama Nedir?
Genetik olarak aynı olan bir grup hücre orijinal bir hücreden mitoz bölünme yoluyla meydana gelir. Hücre yeniden kromozom setini meydana getirir ve iki yavru hücreye bölünür. Böylece, vücudumuzda ölen hücreler yerine yenileri meydana gelir. Dolayısıyla mitoz bölünme ile oluşan hücreler birer klon olarak tanımlanabilirler. Klonlama ise bir vücut hücresi nükleusunun, nükleustan uzaklaştırılmış olan bir yumurta hücresi içine transfer edilmesi yoluyla genetik olarak aynı olan bir ya da daha fazla hayvanın meydana gelmesidir. Bu, Nükleus Transferi (NT) ya da hücre nükleusu yerine koyma (Cell Nuclear Replacement = CNR) olarak bilinmektedir.
KLONLAMANIN TARİHÇESİ
İlk defa, Leipzig Üniversitesinden Hans Adolph Eduard Dreisch deniz kirpikleriyle yaptığı deneylerde erken dönemdeki bir deniz kirpisi embriyosunun blastomerlerini birbirbirinden ayırırak “Blastomere Separation” yöntemini buldu. Blastomere Seperation yönteminde döllenmiş yumurtanın besi ortamında 4 – 8 hücreli blastomer aşamasına kadar bölünmesine izin verilmektedir. Daha sonraları, blastomer aşamasına gelen bu 8 hücreli yapıdaki her bir hücre alınarak bir blastosit oluşturulmakta ve sanki yeni döllenmiş zigot gibi taşıyıcı anneye aktarılarak genetik olarak birbirinin aynısı klonlar meydana getirilmektedir.
*1902 de Hans Speamann aynı yöntemi kullanarak semender blastomerlerini ayırdı ve her blastomerden yeni bir semender oluştub bu yöntemin keşfiyle klonlamanın temeli atılmış oldu.
*1938-Hans Speamann, fantastik bir deney olarak tanımladığı halbuki klonlama diyebileceğimiz bir deneyde geç evredeki bir embriyonun çekirdeği çıkarılarak çekirdeği olmayan bir yumurtaya aktarıyodu Speamann 1938 yılında yayınladığı Embriyonik Development and Indiction adlı kitabında bu deneyi fantastik olarak nitelendiriyordu. Halbuki bu deney 1952 yılında gerçekleştirilmiştir.
*1952-Robert Briggs ve T.J. King ilk klonlama deneyini gerçekleştirdiler. İleri aşamadaki bir kurbağa yumurtasının çekirdeği çıkarıldı ve başka bir kurbağa yumurtası içine aktarıldı. Ancak deney sonunda yumurta gelişmedi. Briggs ve King bu yönteme “Nüklear Transfer” ismini verdiler.
*1970 – Aynı deney yine kurbağalar üzerinde Jogn Gordon tarafından denendi. Daha iyi bir sonuç alındı. Kurbağa yumurtaları, iribaş olana kadar gelişti ama daha sonra öldüler.
*1984 – Steen Willadsen, Nüklear Transfer yöntemini kullanarak olgunlaşmamış koyun embriyo hücrelerinden yaşayan bir kuzu klonladığını açıkladı. Daha sonra Willadsen, inek, domuz, keçi, tavşan ve rhesus maymunu da klonladı. Bu deneylerde çok hücreli koyun embriyosundan çekirdek alınıp yumurta hücresine aktarılıyordu. Daha sonra hücre bölünmesi başlıyor, fetus oluşuyor ve gelişme devam ediyordu.
*1994 – Daha gelişkin embriyo hücrelerinin ilk klonlamasını Neal First gerçekleştirdi. En az 120 hücrelik buzağı embriyosu klonlandı. Bu çok hücreli inek embriyosunun çekirdeği çıkarıldı ve çekirdek yumurta hücresine aktarıldı.
*1996 – Ian Wilmut, Neal First’ in deneyini koyunlar üzerinde yaptı Ancak embriyo hücrelerinin çekirdeğini almak için hücrelerin duraklama dönemine gelmesini bekledi. Sonra çekirdekleri çıkarıp yumurta hücresine aktardı.
*1997 – Dr. Wilmut, 6 yaşındaki bir koyunun meme hücresinden klon üretti. Bu defa çekirdek erişkin bir hücreden yani meme hücresinden alınıp yumurta hücresine aktarılmıştı. Bu olaya “Somatik Nüklear Transfer” adı verilmiştir. Dolly 277 yumurta içinde tek hayatta kalan kuzuydu. Dolly’ nin oluştuğu hücre Ocak 1996’ da birleştirilmişti.
*1998 – Tıp doktoru G. Richard Seed, o günlerde anne rahminden aldığı insan embriyosunu başka bir annenin rahmine aktarıyordu. İnsan klonlamaya karşı duyduğu ilgiyi ilan etti. Bu konudaki hassas denge, ahlakî tartışmalara yol açtı. Tartışmalar sonucu Amerika Birleşik Devletlerinde insan klonlamaya karşı yasalar konuldu.
*1999 – 19 Avrupa ülkesi insanın genetik olarak kopyalanmasını yasaklayan sözleşmeyi Paris’ te imzaladı.
KLONLAMA TEKNOLOJİSİNİN GELİŞİMİ
Bu teknolojinin gelişim aşamalarını şöyle özetleyebiliriz;
1. Transgenik Teknolojisi
Gen veya gen parçalarının bir fertten alınıp bir başka ferdin DNA’ sına transferi şeklinde düşünülebilir. Bu teknolojide gen veya genler döllenmiş yumurtaya aktarılır. Mesela kanser oluşturan insan genleri fare embriyolarına aktarılarak ilaç sanayiinde tedavilerin testinde kullanılabilmektedir. Bu teknoloji ile insandan koyuna, domuza, sığıra ve keçiye gen aktarımı yapılmakta, sütlerinde insan proteini üretilmesi yanı sıra organ, doku ve kan üretme imkanı da bulunmaktadır. Bu protein ile emphysema ve cystic fibrosis gibi hastalıklar tedavi edilebilmektedir.
2. Çekirdek Transfer Teknolojisi
Bu teknoloji bir hücredeki bütün genomu yani somatik kromozomların bir hücreden diğerine naklini ifade eder. Çekirdek,döllenmiş yumurta hücresinden alınmakta ve çekirdeği alınmış fakat döllenmemiş yumurta hücresine yerleştirilmektedir. Bu sistemle uygulanan böyle bir teknik klonlama olarak değerlendirilmemektedir. Zira bir duplikasyon işlemi bulunmamaktadır. Ancak burada sitoplazmada bulunan mitokondri DNA’ ları farklıdır.
3. Çekirdek Teknolojisini Kullanarak Yapılan Klonlama
İki şekilde yapılmaktadır;
a) Embriyo Klonlama : Alınan örnek, döllenmiş bir embriyodan alınıp yine aynı annenin yumurtasında çekirdek transferi yapılırsa bu durumda mitokondri DNA’ ları aynı olacaktır. Bu teknoloji benzer ikizlerin oluşturulmasında kullanılmakta ve embriyo klonlama olarak bilinmektedir. Sığır, kurbağa ve farede de başarılı şekilde denenmiştir. İnsanlarda da bu tip klonlama yapılmış ancak bu ikizler yaşatılamamıştır. Bununla beraber basında klonlama olarak isimlendirilmesine rağmen bu uygulamada farklı çekirdekler kulanıldığı için bunlar gerçek klonlar değillerdir.
b) Normal Canlı Klonlama (Somatik Nüklear Transfer) : Dolly doğuncaya kadar, normal bir canlıyı klonlamak mümkün değildi. Organizma döllenmiş bir yumurtadan meydana gelmekte ve her bir hücre döllenme sonucunda oluşan tüm bir genomu içermektedir. Her bir hücre birbirinin tamamen aynısıdır. Ancak, büyüme ve gelişme olayları hücrelerde farklılaşma meydana getirmekte ve beyin dokusu, kalp dokusu, deri, kemik vs oluşmaktadır. Bazı genler somatik hücrelerde bu şekilde özel görevlere ayrıldığı zaman çalışmasını durdurmakta ve sadece ilgili deri, kemik gibi genleri çalışmaktadır. Embriyonik klonlamada farklılaşmaya başlamamış döllenmiş yumurta hücresinin çekirdeği (genom) kullanılmaktadır. Dolly’ nin oluşumunda ise somatik bir dokudan alınan hücreyle bu işlem başarılmıştır. Bu transfer sonunda, somatik dokudaki çalışmayan genler tekrar çalışmaya başlamış ve genlerin çalışması organların oluşmasıyla durmuştur. Genlerin gerektiği zamanda çalışması veya çalışmasını durdurması klonlamanın esasını oluşturmaktadır. Bu uygulamada döllenmemiş yumurtanın çekirdeği çıkarılarak, somatik hücre çekirdeği bu yumurtanın içine yerleştirilmiştir. Oluşan zigot, herhangi bir koyuna nakledilerek gelişmeye bırakılmıştır. Bu uygulamanın embriyonik klonlamadan farkı, mitokonrdiyal DNA’ nın farklı olmasından kaynaklanmaktadır. Burada ilginç olan diğer nokta, Dolly bir babaya sahip değildir, fakat 3 anneye sahip olabilir. Mesela, annesi; - Genomu kullanılan bir dişi olabilir - Yumurta hücresini veren dişi olabilir - Gameti taşıyan bir dişi olabilir
KLONLAMA TEKNOLOJİSİNİN GELİŞİMİ
4. Genetik İkizlik
İkizlik kavramı iki veya daha fazla benzer kardeşlerin oluşması anlamındadır. İkizlik, seksüel bir üretim sonucudur. Hücredeki bütün DNA iki farklı ferdin DNA’ larının yarısını taşımaktadır. Döllenmiş yumurta iki ya da daha fazla parçaya tekrar bölünecek ve aynı cinsiyette fertler meydana getirecektir. Bu olayın çekirdek transferi ile ilgisi yoktur. Klonlama ise aseksüel bir üretimle ilgilidir. Klonlamada mitokondri DNA’ ları farlı olabilir ancak ikizlikte hepsi aynı olmak zorundadır.
5. Klonlamayla IVF (In Vitro Fertilizasyon) Arasındaki Farkı
IVF, yumurta hücresinin (şansı artırmak için birkaç tanesi) sperm tarafından tüpte döllendirilmesi ve daha sonra rahime implante edilmesi olayıdır. Klonlamada ise yumurta hücresinin çekirdeği tüpte çıkarılıyor ve klonlanacak canlının çekirdeği bu hücreye veriliyor. Dolayısıyla, yumurta hücresi artık büyüyeceğini sağlayan çekirdeğe sahip oluyor. Bundan sonra bu yeni hücre rahime implante ediliyor ve normal embriyolar gibi büyümeye devam ediyor. Klon embriyolar, normal ve IVF (in vitro fertilizasyon) embriyoları birbirlerine çok fazla benzemezler. Roslin Enstitüsü’ ndeki araştırmacılar, klon embriyolarının normal embriyolardan daha büyük olduğunu ve hamileliklerin başarısızlığının ve fetüs ölümüyle sonuçlanmasının daha çok rastlandığını veya sezeryan ameliyatlara ihtiyaç duyulduğunu saptamışlar.
DOLLY Biyolog Barış Yelkenci
Adından çok bahsedilen ve hayatımızı ne yönde etkileyeceği merakla beklenen bir bilimsel gelişme : klonlama.
Son gelişmelere imzasını atan ekip, genlerin laboratuar koşullarında biçimlendirilmesinin ardından gen transferi yöntemi ile koyun bedeninde, istenilen özelliklerdeki genlerin (DNA molekülü) üretilebilmesini olağan bir hale getirdi. Söz konusu deneyde, ihtiyaç duyulan moleküllerin koyunun tüm hücrelerinde değil, sadece süt bezlerinde sentezlenmesini hedef alıyordu. Bu nedenle koyunun “ilaç fabrikası” olarak değerlendirilmesini beraberinde getirdi. Doğrusunu isterseniz Dolly başarısının en önemli noktası bu gerekçeye dayanmaktadır. Gen transfer yöntemi, ıslah çalışmaları sonucu elde edilen verimli ürünün niteliği değişmeksizin seri olarak üretilmesi amacındadır.
Dr, Wilmut’ un gerçekleştirdiği deney; yetişkin bir dişi koyunun bedeninden alınan hücrenin (somatik bir hücrenin) çekirdeğinin, micron birimi inceliğindeki bir enjektör iğnesi yardımıyla vakumlanıp, başka bir erkek koyuna ait, çekirdeği alınmış bir yumurtaya enjekte edilip oluşturulan suni hücrenin, üçüncü bir dişi koyunun rahmine yerleştirilmesidir. Üçüncü koyun, tüp bebek yönteminde olduğu gibi dış ortamda özel olarak üretilmiş hücrenin gelişimini sağlayabileceği biyolojik ortamdır. Adını, ünlü şar***ı Dolly Parton’ dan alan kuzu Dolly, isim annesinin değilse de, DNA annesinin genetik ikizi. Dolly, sevimli görünüşüyle kamuoyunun sempatisini kazanmış ve tüm bu sürec ilginç bir bilimsel oyun olarak sunulmuşsa da, gerçekte deney oldukça iyi belirlenmiş bilimsel ve maddi hedefleri olan sabırlı bir çalışmanın ürünü. Bu çalışmaların yankıları gerek günlük gazete ve magazin dergilerinde ilk sayfadan bizlere ulaştırılmış, basit şemalarla anlayışımıza sunulmuştu. İskoçyalı ekibin gerçekleştirdiği klonlama deneyinin, dünyanın pek çok bölgesine dağılmış sayısız standart biyoteknoloji laboratuvarında “kolayca” gerçekleştirilebileceği söyleniyordu. Yine de uygulanan yöntemin yeniden uygulanabilmesi pek de pratik ve kolay değil.
Ekibin başarısı ve önceki sayısız benzeri deneylerin başarısızlığı, Wilmut’ un verici koyundan alınan hücre çekirdeğiyle, kullanılan embriyonik hücrenin “frekanslarını” çok hassas biçimde çakıştırabilmesine dayanıyor. Bu yöntemle araştırmacılar, yetişkin çekirdeğin genetik saatini sıfırlamayı, tüm gelişim sürecini başa almayı becerebilmişlerdi.
Milyarlarca sayıda hücreden oluşmuş bir bedenimiz var. Bu hücrelerin milyonlarcası her saniye bölünmeyi sürdürerek beden gelişimini devam ettiriyor. Bunun yanında yıpranmış hücreleri de yeniliyor. Somatik hücre adını verdiğimiz yapısal hücrelerde meydana gelen fizyolojik ve morfolojik değişimler genetik intikal ile bir sonraki nesile aktarılamamaktadır. Dolayısıyla, biyolojik bedenimizde meydana gelebilecek mutasyonların etkileri populasyon havuzunda bir değişime neden olmaz. Ancak bu durum üreme hücrelerinde farklı bir seyirde ilerler. Gerçekleşebilecek mutasyonlar, daha sonraki frekanslarda etkisini gösterecektir.
Koyun ve insan hücrelerinin de dahil olduğu gelişmiş hücreler (çekirdeği olan hücreler = ökaryotik hücreler), farklı gelişim evreleri ihtiva eden döngüyü takip etmektedirler. Bu döngüyü, interfaz evresi (bölünmenin olmadığı hazırlık evresi) ve belirgin biçimde bölünmenin gerçekleştiği mitoz evrelerine ayırmak mümkün. Hücre, yaşam döngüsünün % 90 kadarını interfaz evresinde geçiriyor. Aslında, bu duraklama evresi göründüğü kadar sakin değil. Hücre, tüm bileşenlerini bölünmeye hazırlar. Hücrenin yaşam döngüsü üç ana evreye ayırabiliriz : G1 evresi, hücrenin DNA dışındaki tüm komponentlerinin (= organel) çoğaldığı bir dinlenme dönemi,
S hücredeki birim DNA’ nın miktarının ikiye katlandığı (replikasyon) evre,
G2 ise, hücre içi gelişmenin tamamlanıp, hücrenin bir zar yardımıyla bölünüp, iki eşit miktardaki hücreleri oluşturduğu evredir. Bu evre mitoz olarak da isimlendirilebilir. |
|
mustafa
Yaş : 29
Kayıt tarihi : 04/08/08
Mesaj Sayısı : 58
Paylaşımlar: (1/1) Mutluluk: (999/999)
|
Konu: Geri: Klon ve Klonlama Nedir? 09.08.08 8:31 |
|
|
paylasım için saoll |
|
HunteR_KonT
Yaş : 30
Kayıt tarihi : 05/08/08
Mesaj Sayısı : 859
Paylaşımlar: (1000/1000) Mutluluk: (1000/1000)
|
Konu: Geri: Klon ve Klonlama Nedir? 09.08.08 16:21 |
|
|
teşekkürler. |
|
kaka
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 13/08/08
Mesaj Sayısı : 87
Paylaşımlar: (1/1) Mutluluk: (999/999)
|
Konu: Geri: Klon ve Klonlama Nedir? 13.08.08 11:24 |
|
|
amarikanlar boe klonluyolar demek |
|
Fatih
Yaş : 29
Kayıt tarihi : 09/09/08
Mesaj Sayısı : 329
Paylaşımlar: (1/1) Mutluluk: (999/999)
|
Konu: Geri: Klon ve Klonlama Nedir? 10.09.08 16:46 |
|
|
saol:D |
|