Türkiye'nin En Mutlu Forumu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

http://yeterince.benimforum.org/
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

Atomun TarİhÇesİ

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
Misafir
Misafir
avatar



Atomun TarİhÇesİ Vide
MesajKonu: Atomun TarİhÇesİ Atomun TarİhÇesİ Icon_minitime04.08.08 10:26

ATOMUN TARİHÇESİ

Antikitede ve Ortaçağda Madde Anlamı ve Atom teorisi

İnsanoğlu en eski çağlardan itibaren maddenin menşeini ve mahiyetini
izah etmeğe çalışmıştır. Eskilerde kâinattaki her şeyin bir tek ana
maddeden (prensipten) geldiği fikri vardı. Bu sebeple eskilerin ve bu
arada bilhassa eski Yunan filozoflarının başlıca çalışmalarını kâinatın
sonsuz karışıklığını az sayıda ana maddeye irca etmek teşkil eder. Eski
Yunan ve Avrupa felsefesinin babası olup Yunan Ege Okulunun kurucusu
olan Milet'li THALES (M.Ö. 640-546), her şeyin sudan geldiğini
farzediyordu. Şüphesiz Thales'e göre mevcut olan şey, sis, su ve toprak
şekillerini alabilmelidir. Thales ana madde olarak suyu almakla,
a***ılık özelliğinde kâinatın esas vasfını düşünmüş ve bu vasfın
mütemadi şekilde değişmesiyle de maddenin gaz, likid ve solid gibi üç
ayrı fiziksel halinin meydana gelebileceğini ifade etmek istemiştir.
Milet Okulundan ve Thales'in talebesi ANAXIMANDROS'a göre her şeyin
menşei olan ana madde müşahhas bir şey olarak düşünülmemelidir; onun
bir tek vasfı vardır ki o da sonsuz ve sınırsız oluşudur.
Anaximandros'un bu düşüncesi asrımıza kadar fizikte yer almış bulunan
uydurma «esîr» mefhumunun ilk tezahürüdür. Anaximandros'un memleketlisi
ve talebesi ANAXIMENES (M.Ö. 585-525 tahminen) için bu ana madde hava ,
Ege Okulundan Efesli HERACLITUS (M.Ö. 490-430) için ise ateş tir.
Sonradan bir tek ana madde ile bir çok şeyin imkansızlığı karşısında bu
tek prensip yerine dualist sistem ikame edilmiştir. Bu sisteme göre,
her şey iyilikle kötülük, sevgi ile nefret gibi birbirine zıt iki
prensibin karşılıklı birleşmesiyle meydana gelir. Şüphesiz bu da yeter
olmayınca Sicilyalı EMPEDOCLES (M.Ö. 490-430) Ege Okulunun tek ana
maddesi yerine dört madde düşünür: toprak , su , hava , ateş ve
bunların yanında iki semevî kuvvet olan sevgi ve nefret her şeyin
temelini teşkil eder. Sevgi unsurları birleştirir; nefret ise bunları
birbirinden ayırır. İleride görüleceği gibi, Empedocles'in bu fikirleri
Aristo tarafından da benimsenmiş ve hakikattan uzak olmakla beraber
Ortaçağda mühim rol oynamıştır.

Menşei bu şekilde tasavvur edilen maddenin tanecikli bir yapıda olduğu
fikri ise en eski bilgilerimizdendir. Filhakika Milâttan önce 1100
yılında Sayda filozoflarının, maddenin bölünemez gayet küçük
parçacıklardan kurulmuş olduklarını düşündükleri hakkında işaretler
vardır. Yine Milâttan 500 yıl önce Hintli filozof KANADA, maddenin her
yönde daimî surette harekette bulunan pek küçük taneciklerden
kurulduğunu ve bunların basit olduğunu, zira maddenin sonsuz bir
şekilde bölünemiyece-

ğini ortaya atmıştır.

Yunan atom teorisi Miletli LEUCIPPUS (M.Ö. 430 tahminen) ve bilhassa
talebesi DEMOCRITUS (M.Ö. 470-400 tahminen) tarafından kurulmuş,
Sisamlı EPICURUS (M.Ö. 306) ve antikitenin en dikkate değer materyalist
sistemiyle De Natura Rerum 'un (eşyanın mahiyeti hakkında) müellifi
Lâtin şair ve fizikçisi LUCRETIUS (M.Ö. 90-95) tarafından devam
ettirilmiştir. Bunlara göre madde ancak bir merhaleye kadar
bölünebilir. Artık bölünmesi mümkün olmayan son bölünme kısmına da
Epikurus, Yunancada bölünemez anlamına gelen Atomos'dan Atom adını
vermiştir. Atomlar sert ve doludurlar. Bir cisim bunların birleşmesi
ile vücut bulur, ayrılmasa ile de mahvolur. Atomlar hareketlidirler ve
çarpışmaları neticesinde ısı meydana gelir. Atomların birbirleriyle
birleşme tarzından cisimlerin gaz, likid ve solid halleri meydana
gelir.

ARISTO (M.Ö. 384-321), tabiat hakkındaki sezgisel bilgisi pek derin bir
dâhi olmakla beraber maddenin hakikî mahiyetini kavrayamamıştır. Onun
fikrince hakikatte madde yoktur. Eşyayı ancak özellikleriyle
tanıyabildiğimize ve bunlarla farklılandırabildiğimize göre, ancak bu
özellikler prensip yahut element olarak düşünülebilir. Yani elementler
ayrı ayrı özelliklerden ibarettir. Aristo her şeye uygun gelen
özellikler araştır-mış ve bunların sıcak ve soğuk, kuru ve yaşta
bulunduğunu sanmıştır. Bunlar ikişer ikişer birleştirildiklerinde altı
çift elde edilir. Fakat bunlardan soğukla sıcak ve kuruyla yaş
birbirinin zıttı olduğu için yok edilir ve neticede dört tane kalır.
Soğuk ve yaş suyu (likid olan şey), soğuk ve kuru toprağı (solid olan
şey), yaş ve sıcak havayı (gaz olan şey), kuru ve sıcak ateşi (yanan
şey) teşkil eder. İşte ortaçağda pek büyük bir rol oynamış olan
Aristo'nun dört element teorisinin menşei budur. Şüphesiz bunlar
bugünkü manâda birer element değildirler. Zira bugünkü manâda bir
element, başka cisimlerin birleşiminde bulunan cisimlerdir. Aristo'nun
elementleri ise, muayyen ve temel özellikleri gösteriyordu. Böyle bir
felsefe yardımıyla herhangi bir olayın sayı ile ve ölçü ile ifadesi
mümkün değildi.

Ortaçağda (476-1453) Şark simyacıları Aristo'nun dört elementine cıva ,
kükürt ve tuz gibi üç element daha ilâve ederler. Yalnız bunlarla bugün
aynı adı taşıyan cisimler arasında hiçbir münasebet yoktur. Bunlar
cisimlerde az çok bulunurlar. Kükürt, cisme ateşte bozulabilme ile
rengini ; cıva, metalik manzara ile eriyebilmeyi ; tuz da, lezzeti ve
çözünebilmeyi verir.

Ortaçağ, ortaya atılan bu saçma teorilerden dolayı ilim tarihinde karanlık bir devre olarak yer almıştır.

İlmi bütün bunlardan ilk defa kurtaran ve kimyasal elementin modern
mânasını ilme sokan ROBERT BOYLE (1626-1691) olmuştur. Boyle denel
temelden yoksun bir hipotezi kabul etmeyi kesin olarak reddetmiştir.
Boyle, madde kavramıyla düşünen bir bilgindir. Ona göre elementleri
özellik olarak değil madde olarak almak lâzımdır. Element demek, sadece
daha basit maddelere ayrılamayan madde demektir. Öteki cisimler
bunların bileşikleridir. Bu bakımdan Boyle'a ilk kimyacı gözüyle
bakılabilir. Boyle bir atomistikçidir. Fakat henüz kantıtatif kimya
çağına girilmemiş olduğundan bir çok düşünceleri felsefî mahiyette
kalmıştır. Bununla beraber, Boyle'un araştırmaları tesadüfün mahsulü
şeyler değildir. The Sceptical Chemist adlı eserinden de anlaşıldığı
gibi, bunlar düşünülmüş ve muhakeme edilmiş işlerdir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Fatih
™Administrator™
™Administrator™
Fatih

Erkek
Yaş : 29 Kayıt tarihi : 09/09/08 Mesaj Sayısı : 329

Paylaşımlar:
Atomun TarİhÇesİ Img_left1/1Atomun TarİhÇesİ Empty_bar_bleue  (1/1)
Mutluluk:
Atomun TarİhÇesİ Img_left999/999Atomun TarİhÇesİ Empty_bar_bleue  (999/999)

Atomun TarİhÇesİ Vide
MesajKonu: Geri: Atomun TarİhÇesİ Atomun TarİhÇesİ Icon_minitime10.09.08 16:52

paylasım için saol
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Atomun TarİhÇesİ

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Türkiye'nin En Mutlu Forumu :: Bilgi Bankası :: Lise Bilgileri -
Powered by phpBB © phpBB Group
Copyright © 2009 By Skip & The Vural