Türkiye'nin En Mutlu Forumu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

http://yeterince.benimforum.org/
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.]

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
Vural
™Administrator™
™Administrator™
Vural

Erkek
Yaş : 29 Kayıt tarihi : 03/08/08 Mesaj Sayısı : 1241

Paylaşımlar:
Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Img_left1000/1000Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Empty_bar_bleue  (1000/1000)
Mutluluk:
Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Img_left1000/1000Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Empty_bar_bleue  (1000/1000)

Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Vide
MesajKonu: Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Icon_minitime26.12.08 18:01

ÖZET:

Tüketim kolaylığı nedeniyle taze sebze ve meyveler insan beslenmesinde önemli rol oynamaktadır ayrıca bu tip ürünler işlem görmemesi nedeniyle besin değerleri açısından da oldukça rağbet görmektedir. Genel olarak dış görünüşüne bakılarak satın alınan taze sebze ve meyveler hasat edildikten sonra çeşitli etkenlerle değişikliğe uğratılarak duyusal ve beslenme kalitelerinde düşüş görülmektedir. Bu etkenler arasında mikroorganizmaların rölü büyüktür. Mikroorganizmalar kimyasal ve fiziksel kaliteyi de etkileyerek taze sebze ve meyvelerin yenilemez hal almasına neden olmaktadırlar. Bu mikroorganizmaların patojen olması durumunda da insanlarda çeşitli hastalıklara ortaya çıkabilmektedir. Bu amaçla bu çalışmada taze sebze ve meyveler hakkında genel bilgi verildikten sonra, hasattan sonra masaya gelene kadar geçen süre içinde bozulma etkeni olan bakteri, maya ve küfler detaylı olarak ele alınarak, ürün güvenliği ve kalite korunumu üzerinde durulmuştur (Ünlü, 2001).

GİRİŞ:

Taze Sebzeler
Sebze ve sebze tabanlı yiyecekler, insan beslenmesinin normal parçasıdır ve çoğu medeniyette büyük miktarlarda tüketilir. Sebze sap, kök, yumru kök, çiçek soğanı, çiçek ve tohumları içeren bitkinin yenilebilir bileşenidir. Bitki dokusu protein açısından düşüktür. Su, nişasta, belirli bazı vitaminler, mineraller, yağlar, lifler sebze dokusunun başlıca bileşenleridir. Genelde sebze dokusunun pH değeri 5-7 aralığındadır. Sebzenin sahip olduğu bu bileşimden ve pH değerinden dolayı pekçok mikrobiyal türün gelişebileceği düşünülür. Hemen hemen bütün sebzeler mikroorganizmalar tarafından bozulmaya karşı dirençsizdir. Bitki maddelerinin korunması kurutma, tuzlama, dondurma, konserveleme, fermentasyon, ışınlama ve vakum ya da modifiye atmosfer altında paketleme işlemleri ile yapılır. Bazı durumlarda iki ya da daha fazla proses birleştirilir (Lund ve ark., 2000; Roberts ve ark., 1998).

Genelde uygun koşullarda, çiğ sebzeler gıda zehirlenmesine sebep olan mikroorganizmaların gelişimini hayvansal ürünlere göre daha az destekleyicidir. Sebzelerde patojenik mikroorganizmaların taşınmasından kaynaklanan hastalıkların ortaya çıkması, lağım suyu ya da gübre kullanımı, yıkama esnasında kirli suların kullanılması, sebzelerin prosese tabi tutulması sırasında hijyenik olmayan koşullarda çalışmalardan kaynaklanmaktadır. Patojenik mikroorganizmalar, virüsler ve parazitler aylarca lağım sularında, toprakta ya da sebzelerde yaşayabilirler. Salmonella gibi bazı patojenler bazı sebzelerde çoğalabilirler (Lund ve ark., 2000; Roberts ve ark., 1998).

Sebzelerin mikroflorasını toprak, hava, su, böcekler ve hayvanlar etkiler. Fakat bunların mikrofloraya etkisi bitkisinin yapısı ile farklılaşır, mesela kök daha fazla toprağa maruz kalırken, yapraklar daha fazla havaya maruz kalır. Pseudomonas, Erwinia, Xanthomonas, Flovabacterium Alcaligenes, Acinetobacter, Leuconostoc, Lactobacillus Enterobacter, Micrococcus, Serratia ve Streptococcus doğal mikroflorayı oluşturan bakterilerdir. Cryptococcus, Candida, Rhodotorula ve Sporobolomyces sebzelerde tanımlanan maya cinlerini ve Cladosporium, Aureobasidium, Aspergillus, Penicillium, Phoma, Botrytis, fusarium, Epicoccum ve Geotrichum mikrofolaradaki küfleri oluşturur (Lund ve ark., 2000; Roberts ve ark., 1998).

Taze Meyveler
Meyve, çiçekli bitkilerin (ağaç, çalı ya da ot) tohum taşıyan ürünü olarak tanımlanır ve yumurtalığın ya da ilişkili dokunun iletilmesinden elde edilir .Meyveler genelikle ılıman kuşak, astropikal ve tropical ürünler olarak sınıflandırılırlar. Ilıman kuşak meyveleri elma, armut gibi pome meyveleri, kayısı, kiraz, vişne, tüysüz şeftali, şeftali ve erik gibi etli çekirdekli meyveleri ve üzüm, çilek ahududu gibi yumuşak meyveleri içerir. Astropikal meyveler limon, portakala gibi turnçgil meyveler ve avocado, incir ve kiwi gibi turunçgil olmayan meyveleri içerir. Tropik meyveler de kavunağacı, ananas gibi meyveleri içerir. Bu bitkilerin kaynağı büyüme esnasında ve hasat sonrasında bozulmaya sebep olan patojen tipleri belirler. Bitkilerin gelişim koşulları da üründeki mikrobiyal florayı etkiler (Lund ve ark., 2000).

Meyvelerin çoğunluğu %10-25 arasında karbonhidrat %1’den daha az protein ve %0.5’den daha az yağ içerir. Çoğu meyve organic asitler bakımından yüksek olduğundan düşük pH’lıdırlar. Turunçgillerde ve çilek gibi etli zarlı kabuksuz meyvelerde bulunan başlıca asit sitrik asit, kabuklu çekirdekli meyvelerde malik asit ve üzümlerde tartaric asit ve malik asittir (Lund ve ark., 2000; Roberts ve ark., 1998).

Meyvedeki asit konsantrasyonu ve pH toprak koşulları ve meyvenin olgunluğu tarafından etkilenir. Taze meyveler başlıca C vitamini kaynağı olarak önemli besin değerindedirler. Ayrıca A vitamini, magnezyum, kalsiyum, potasyumun önemli miktarlarını içerir (Lund ve ark., 2000; Roberts ve ark., 1998).

Meyveler climacteric ve nonclimacteric olarak iki gruba ayrılırlar. Bu gruplar hasat sonrası solunum biçimlerinde ve olgunlaşma kabiliyetlerinde farklılıklar gösterirler. Climacteric meyveler hasat sonrası olgunlaşmaları ile ilişkili, solunum hızında ani bir yükselmeye maruz kalırlar. Bu artan solunum meyvenin kendisinin ürettiği etilen tarafından başlatılır. Climacteric meyveler, etilene karşı olan bu tepkiden dolayı ergin olduğu zaman hasat edilebilirler. Climacteric meyveler domates, muz, elma, armut, şeftali, avocado, kiwi ve eriği içerir (Lund ve ark., 2000).

Nonclimacteric meyveler çok az etilen üretirler. Solunum hızları belli bir sıcaklıkta sabit kalır ve hasat edildikten sonra düşebilir. Bu meyveler etilen ile muameledeki tepkide olgunlaşmazlar ve bitkiden kaldırıldıktan sonra olgunlaşma prosesine devam etmezler. Bundan dolayı hasat edilmeden önce bitkide olgunlaştırılmalıdırlar. Bu meyveler turunçgilleri, üzüm, kiraz, vişne, çilek, zeytin, salatalık, ananas ve biberi içerir (Lund ve ark., 2000).

Olgunlaşma sırasında oluşan bileşimsel değişiklikler mikrobiyal bozulmaya ve fiziksel hasarlara karşı meyvelerin direncinin olmamasında belirgin bir etkiye sahiptir. Olgunlaşma sırasında nişasta şekerlere dönüşür, dokunun yumuşaması sonucu selüloz, hemiselüloz, pectin gibi polisakkaritler daha düşük molekül ağırlıklı çözünen bileşiklere parçalanır. Solunum ya da nişastanın şekerlere dönüşümü esnasında organik asitlerin kullanımı yüzünden, olgunlaşma sırasında meyvelerin asit bileşimi azalır. Meyveler olgunlaştıkları için kabuk rengi, tadı ve aroması gelişir ve en iyi yenme kalitesine ya da olgunluğa ulaşır (Lund ve ark., 2000).

Taze meyvelerin mikroflorasını etkileyen faktörler toprak, hava, böcekler, hasat işlemi ve taşıma için kullanılan aletlerdir. Hasat edilmiş taze meyvelerde bulunan mikroorganizmaların sayısı ve tipi hava koşullarına, mevsime, mevsim içindeki hasat zamanına, meyvenin tipine, meyvenin toprağa yakınlığına, sulamaya ve hasat öncesi kimyasallar ile muamelesine bağlıdır (Lund ve ark., 2000; Roberts ve ark., 1998).

Taze Meyvelerin pH değerinden dolayı, mikrobiyolojik bozulmaya çoğunlukla mayalar ve küfler neden olur. Bakteriler genellikle düşük sayılarda var olur (Lund ve ark., 2000)

Meyve ve Sebzelerde Mikrobiyolojik Bozulmalar

Bozulma değişik kişiler tarafından değişik olarak tanımlanmaktadır . Genel olarak insan tüketimi için uygun olmayan gıdalarda meydana gelen değişiklik olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım kaliteyi tanımladığı gibi gıda güvenliğini de içermektedir. Mikrobiyal bozulmalar gıdalarda renk, tat, yapı ve aromada bozulmalara neden olmaktadır (Doyle ve ark., 1997).

Bozulma Tipleri
Genelde üç tip bozulma vardır.
1) Aktif bozulma : Bitkilerde patojen mikroorganizmalar tarafından meydana getirilen bozulmadır.
2) Pasif bozulma : Konakçı mikroorganizmaların üst deriden giriş yolu bularak iç hücrelerde hasara neden olduğu bozulma tipidir.
3) Üçüncü tip bozulma pasif bozulmaya benzemektedir. Burada patojen mikroorganizmaların neden olduğu lezyonlardan geçerek mikroorganizmalar iç dokulara girerek bozulma etkeni olabilmektedir (Doyle ve ark., 1997).

Sağlıklı bitki dokularının mikrobiyal etkilere karşı dayanma mekanizmaları mevcuttur. Mikrobiyal bozulma meydana gelmeden önce bu defans mekanizmaları yok edilmelidir. Sebze ve meyveler üst deriye sahip olmasından dolayı mikroorganizmalara karşı bariyer oluşturmaktadırlar. Üst deri hücrelerinin bileşimi çeşitlilik göstermesine karşın genellikle selüloz ve pektik materyallerden oluşmaktadır. Yağlardan oluşan kutin tabakasıda mikroorganizma hücre içine geçişini önlemektedir. Bu dış bariyerler çeşitli kaynaklarla zedelenebilmektedir. Bunlar böcek enfeksiyonu, çevre yüzeylerle sürtünme gibi kontrol edilemeyen faktörlerdir. Ayrıca hasattan sonra ürün hasat veya proses ekipmanı ile zede alabilmektedir. İlave olarak bazı mikroorganizmalar ve bitki patojeni mikroorganizmalar bitkinin dış dokularından içeriye girme yeteneğindedir. Bir kez bu bariyer kırıldığında sadece bu mikroorganizmalar değil diğer konakçı mikroorganizmalar da gelişebilmektedirler (Doyle ve ark., 1997).




Taze Sebzelerde Bozulmaya Sebep Olan Mikroorganizmalar:

Salmonella
Antijenik şemada Salmonella’nin 2300 den fazla serotipi tanımlanmıştır ve bunların hepsi insanlar için patojen kabul edilmelerine rağmen sadece 200 tanesi insan hastalıklarıyla ilgilidir. Gece toprağı (night soil), muamele edilmemiş lağım veya fabrika atığı, arsa ve bahçelerin muamele edilmemiş lağım içeren sulama suları ile sulanması Salmonella ve diğer patojen kontaminasyonlarının meyve ve sebzelerin kolaylıkla kontaminasyon oluşturmasına sebep olmuşlardır. Sebzelerin ve meyvelerin kontamine su ile yıkanması ve ürün işleme sırasında çalışanlardan kontaminasyon bulaşması, pazar yerindeki satıcı ve tüketici etkenleri Salmonella’nın da dahil olduğu patojenik bakterilerinin yayılmasında önemli bir etkendir (Beuchat, 1998).

Salmonellosis salgınları bir çok değişik meyve ve sebzelerlede görülmüştür. Bunlara domates, fasulye tohumları, karpuz, pastörize edilmemiş portakal ve elma suyu dahildir. Patojen alfalfa filizlerinin domatesin yüzeyinde ve belki bir çok olgun ham meyve sebzelerin üzerinde gelişebilmektedir, bu yüzden hijenik uygulamalar kullanmak zorunludur (Beuchat, 1998).

Shigella
Shigella türleri Salmonella ve diğer patojenler gibi kanalizasyon sularında ve insan bağırsağında bulunmaktadır ve fekal maddelerle kontamine olmuş yeşil sebze ve meyvelerin tüketilmesiyle Shigellosis (basilli dizanteri) denilen bağırsak enfeksiyonuna neden olmaktadır. S. dysenteriae, S. flexneri, S. boydii ve S. sonnei olmak üzere dört türü bulunmaktadır. Shigella’nın bulaşması, insandan insana direkt temas, fekal-oral kontaminasyon veya fekal kontaminasyona maruz kalmış yeşil salata, su ve gıdalar aracılığıyla olmaktadır. Başlıca taşıma aracı sebze ve meyvelere örnek olarak yeşil marul, sebze salataları ve kavun örnek olarak gösterilebilir. Kavun Shigella türlerinin gelişimini destekleyen bileşime sahiptir. S. sonnei sayısında azalma olmaksızın üç gün boyunca dilimlenmiş yeşil salatada buzdolabı sıcaklığında canlılığını sürdürebilmekte ve 22 0C ‘de gelişme gösterek sayılarında artış olabilmektedir. S. sonnei ayrıca dilimlenmiş lahana da aerobik koşullarda olduğu gibi modifiye ve vakum kontrollü atmosfer altında da gelişme gösterebilmektedir (Beuchat, 1998; Roberts ve ark., 1998).

Escherichia coli:
Escherichia coli, insan ve diğer sıcak kanlı hayvanların normal florasına dahildir. Meyve ve sebzeler bağırsak hastalıklarına sebep olan E.coli türlerinin bir veya ikisi ile tarlada veya hasat sonrası işlemlerde kontamine olabilirler. Kontaminasyon kaynakları ve mekanizması Salmonella ve Shigella ya benzemektedir. Enterotoksik E.coli ülkeden ülkeye gıda ve suyun hijyen standartları değiştiğinden dolayı seyehat edenlerin sıkça yakalandığı bağırsak hastalıklarının sebebidir. Kontamine olmuş çiğ sebzelerin (salataların ve havuçların) bu tür hastalıklara sebep olduğu düşünülür (Beuchat, L.R. 1998).

E.coli O157: H7 de gıda kaynaklı patojendir. İnek, sığır gibi hayvanlar patojenlerin doğal kaynakları olduğundan hastalığın yayılması daha çok kontamine olan az pişmiş et ve günlük ürünlerin tüketimi ile alakalıdır. Bununla beraber bu yayılmaların marul, kırmızı turp ve yonca filizlerine etten çapraz kontaminasyon sonucu bulaştığı farz edilir. 1995 ‘te Montana’da 100 den fazla insanın karıştığı E.coli O157:H7 salgını kaynağının marul olduğu bilinmektedir. Kesilmiş marullardaki bu mikroorganizmanın varlığı modifiye atmosferde paketlemeden etkilenmemektedir (Roberts ve ark., 1998).

E.coli O157:H7 enfeksiyon yayılmaları aynı zamanda küçük kavun ve karpuzlarda da görülebilir. E.coli O157:H7 nin asidik koşullardaki varlığı organik asit ve sıcaklığa bağlıdır. 40C’de 100C den daha fazla organizma mevcuttur. 100C’de sitrik, malik asit ile asetik, laktik veya tartarik asitten daha hızlı inaktive olurlar (Roberts ve ark., 1998).

Çiğ sebze ve meyvelerin E.coli O157:H7 ile kontaminasyonları, inek,sığır gibi bir hayvan tarlaya girdiğinde veya gübre olarak uygun olmayan bir karışım uygulandığında oluşabilir. Bu kontaminasyon riski, meyve ve sebzeler ağaçtan toprağa düştüklerinde ve daha sonra işlem zincirine katıldıklarında artacaktır. Aynı zamanda ağaçlardaki ve asmalardaki meyveler için kontamine gübrenin toz parçaları hava kaynaklı risk oluşturabilir. Tarlada veya paketleme ünitelerinde çalışan işçilerde E.coli O157:H7 kaynağı olabilir (Beuchat, 1998).

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://yeterince.benimforum.org
Vural
™Administrator™
™Administrator™
Vural

Erkek
Yaş : 29 Kayıt tarihi : 03/08/08 Mesaj Sayısı : 1241

Paylaşımlar:
Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Img_left1000/1000Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Empty_bar_bleue  (1000/1000)
Mutluluk:
Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Img_left1000/1000Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Empty_bar_bleue  (1000/1000)

Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Vide
MesajKonu: Geri: Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Icon_minitime26.12.08 18:02

Yersinia enterocolitica
Yersinia enterocolitica toprak, bitki örtüsü, göl suları, nehir, su kuyuları gibi bir çok değişik kara ve tatlı su ekosistemlerinde bulunmaktadır, fakat bunların çoğu insanlara karşı patojenik değildirler. Fakat domuzlar insanlar için hastalıklara sebep olabilecek serotipler taşımaktadırlar. Y. enterocolitica buzdolabı sıcaklığında gelişebilmektedir ve insan yersinosisine sebep olarak ham ürünlerde salata sebzelerinde görülmektedir. Fransa’daki beslenme kuruluşlarından alınan havuç örneklerinde %7 oranında insanlar için patojenik olabilecek serotiple karşılaşılmıştır (Catteau et al., 1985). Diğer bir araştırmada ise analiz edilen ham sebzelerde %50 oranında patojenik olamayan yersinia tipi bulunmuştur. Bu oran köklü ve lifli sebzelerde, domates ve salatalığa göre çok daha fazladır. Domuz gübrelerinin çürümüş organik içeren gübrelerle karıştırılması ve bu şekilde kullanılması sonucu patojen olan bir çok yersinia tipini önlemek mümkün olacaktır (Beuchat, 1998).

Listeria monocytogenes
Listeria monocytogenes, insan ve hayvan bağırsaklarında bulunan düşük sıcaklıkta ve oksijen mevcudiyetinde gelişme gösteren patojen bakterilerdendir, nispeten düşük su aktivitelerinde de gelişme gösterebilmektedir ve listeriosis enfeksiyonuna neden olmaktadır. Listeria türleri toprakta, bitkilerde, kanalizasyon sularında, hayvan yemlerinde, gübrelerde ve taşıyıcı hayvan ve insanlarda bulunabilmektedır. Tarımsal faaliyetler sonucu bitkilere geçmekte ve böylece taze kesilmiş sebzelerde bulunma ihtimali artmaktadır (Beuchat, 1998.; Rodriguez ve ark., 2000).

L. monocytogenes 2 0C gibi düşük sıcaklıklarda ve ıslak proses araçlarında gelişme gösterdiği saptanmıştır. Yaygın olarak gelişme gösterdiği sebzeler arasında yeşil salata, domates, kuşkonmaz, brokoli, karnabahar ve lahana verilebilmektedir. Havuç bileşiminde bulunan inhibitör bileşikler sayesinde gelişimi inhibe edilmektedir. Eğer havuç pişirilirse bu etki kaybolmaktadır. % 1’lik çiğ havuç suyu besiyeri kültür ortamında L. monocytogenes gelişimini inhibe etmektedir. Kontrollü atmosfer paketlenmesi kullanılarak bu mikroorganizmanın gelişimi inhibe edilerek brokoli ve kuşkonmazın raf ömrü uzatılabilmektedir. Eğer tüketim öncesinde sebzeler uzun süre bekletilirse bu mikroorganizmaların gelişmesi ile listeorisis riski artmaktadır (Beuchat, 1998; Roberts ve ark., 1998).

L. monocytogenes’in çeşitli gıdalarda gelişimini önleyebilmek amacıyla iki yol kullanılmaktadır. Bunlardan birincisi klor gibi kimyasal dezenfektanlar kullanımıdır. İkinci yol ise starter kültür ve bakteriyosinlerin kullanıldığı biyolojik metottur. In vitro olarak taze kesilmiş sebzelerde L. monocytogenes gelişimi üzerine sodyum hipokloridin etkisi incelenmiş ve bu bileşiğin çok etkili olduğu görülmüştür. Organik ve inorganik asitlerin kullanımı ile yeşil salatada bakteriler öldürülebilmektedir (Zhang ve Farber 1996).
İkinci yolda ise bakteriyosin olarak nisin kullanılmaktadır. Nisin gram (+) bakterilere karşı etkilidir. Bu etkisi antimikrobiyel etkiye sahip sarımsak ekstratları kullanılarak artırılabilmektedir. Sarımsağın antimikrobiyel etkisi içerdiği uçucu bileşik olan allisinden meydana gelmektedir ve L. monocytogenes gelişimi önlenebilmektedir (Singh ve ark. 2001).

Staphylococcus aureus:
Staphylococcus aureus’un , insanların ağız ve burunlarında taşındıkları bilinmektedir. S. aureus varlığı çiğ ürünlerde, yemeye hazır sebze salatalarında izlenmektedir. Bununla beraber enterotoksigenik S. aureus normalde sebze ve meyvelerde bulunan diğer mikroorganizmalar kadar aktif değildirler. Bundan dolayı patojen olmayan mikrofloranın sebep olduğu bozulma büyük ihtimalle bu patojenin yüksek populasyonunun gelişmesinden daha önce gerçekleşir. En önemli kontaminasyon kaynağı, hijyen ve sanitasyon önlemlerine uymayan gıda işçileridir (Beuchat, 1998).

Taze sebzelerle yapılan bir çalışmada çok geniş miktarda aerobik mezofilik populasyon varlığının 70 mikroorganizma/g soyulmuş patates, havuç, kereviz, hindiba ile 3x 108 mikroorganizma/g buğday filizi arasında değiştiği; S. aureusun mevcut olmadığı ve Enterobacteriaceae, mayalar ve küflerin kontaminasyon seviyesinin düşük olduğu görülmüştür. 4 ve 20?C de 6 gün depolamadan sonra, sırasıyla karışık salatadaki aerobik koloni sayısının 3x106 ve 3x108 e ulaşırken koliform sayısı < 100 ve 1x 106 a ulaşmıştır (Roberts ve ark., 1998).

Bacillus cereus
Çoğu toprak tipinde enterotoksijenik Bacillus sporları bulunmaktadır. Bazı Bacillus tipleri buzdolabı sıcaklığında gelişebilmektedirler. B. cereus soya fasulyesi ve tere filizlerinde görülmüştür. Bu şekilde hastalanan insanlarda sadece kusma (emetik toksin) ve ishal hali (enterotoksin) olarak kendi göstermektedir. Fakat emetik toksin üreten soylar karaciğer yetersizliğine ve gıda yoluyla ölüme sebebiyet verirler (Beuchat, 1998).

Vibrio türleri
Vibrio türleri haliç sularında yaygın olarak bulunmaktadır. Bu yüzden balık ve deniz ürünlerinde çok miktarda vibrio türleri mevcuttur. Vibrio cholerae, V. parahaemolyticus ve V. vulnificus en önemlileri olmak üzere 12 tane insan patojeni olan türü vardır. Vibrio cholerae koleranın asıl nedenidir. Salgının en önemli taşınma yolu enfekte insanlardır. Gübre tarafından kontamine olan sular ve bu sularla yıkanan ve dezenfekte edilmeyen sebzeler koleranın bir diğer taşınma yoludur. V. parahaemolyticus gıda hastalıklarına neden olan patojendir. Gelişimi mevsimsel olarak değişiklik göstermekle birlikte kontamine sularda yazın en yüksek populasyona ulaşmaktadır. Çapraz kontaminasyon ile çiğ sebzelerden işlenmiş ürüne geçebilme ihtimali vardır (Beuchat, 1998).

Virüsler
Virüsler enfeksiyon kapmış hastaların vücutlarından salgılanırlar. Bundan dolayı proseste çalışan işçilerde kontaminasyon kaynağıdırlar. Her ne kadar virüsler gıdalarda yetişmeslerde çiğ sebze ve meyveler enfeksiyon için bir araç olabilirler. Enterik virüsler hasattan önce veya sonra fekal kontaminasyonun sonucu olarak sebze ve meyvelerde bulunurlar. Hepatit A enfeksiyonu marul, küp halinde doğranmış domates, ahududu ve çilek tüketimi ile bağlantılıdır. Kanalizasyon suyu ile kontamine olmuş marul, hepatit A veya rotavirüs için bir araç olacaktır. Hepatit A ya benzeyen bulaşma modeline sahip Norwalk virüsü veya benzeri gastroenteritis virüslerin sebep olduğu hastalıkların miktarında son yıllarda artış gözlenmiştir (Beuchat, 1998).

Poliovirüsler tarafından temsil edilen enterik virüsler taze sebze ve meyvelerde varlıklarını buzdolabı sıcaklıklarında günlerce koruyabilmektedir. Bundan dolayı eğer kontaminasyon satın almadan önce gerçekleşmişse tüketici açısından herzaman gıdadan enfeksiyon alma riski mevcuttur. 2 saat atıksu karışmış su ile sulandıktan hemen sonra hasat edilen kereviz ve ıspanak (0,5-3 kg) 4?C de nemli bir atmosferde depolandığında kerevizdeki virüs varlığının 76 gün, ıspanakta ise 55 gün boyunca sürdüğü görülmüştür (Kurdziel ve ark. 2000)

Parazitler:
Protozoa yayılmasının asıl modeli, yüzey sularının,kirlenmiş suların tüketimini, hayvan-insan, insan-insan temasını kapsar. İnsanlardaki protozoan enfeksiyonlarının salgını çiğ sebze ve meyve tüketimi ile bağlantılıdır. Asymptomatic bir gıda işleyicisi muhtemel bir Giardia lamblia kaynağıdır ve çiğ olarak dilimlenmiş sebzeler giardiasis salgınının yayılması için bir araçtır. Ahududu, marul ve fesleğen Cyclospora cayatanensis enfeksiyonu salgınının aracıdır. Sebzelerle yapılan bir çalışma marulda, kırmızı turpta, domateste, salatalıkta ve havuçta Cryptosporidium varlığını açığa çıkarmıştır. Bu protozoa varlığı hayvan veya insan dışkısı, kanalizasyon suyu karışmış su ile temasın sonucudur. Sudaki Cryptosporidium, Giardia ve diğer parazitler klor ve diğer dezenfektanlara karşı oldukça dayanıklıdır (Beuchat, 1998).

Taze Meyvelerde Bozulmaya Sebep Olan Mikroorganizmalar

Bakteriyel patojenler
Patojenik bakteriler normal olarak meyvelerle ilişki kurmamakla birlikte fekal kontaminasyon nedeniyle meyvelerde bulunma ihtimali vardır. Meyve, meyve suyu ve konsantresindeki enterik patojenlerin canlı kalma süresi pH ve sıcaklığa bağlıdır. İstisnalar olmakla birlikte patojen bakteriler oda sıcaklığında (20-30 0C)’de buzdolabı sıcaklığından daha uzun süre canlı kalabilmektedirler. Limon gibi yüksek asitli gıdalarda canlı kalma süreleri domates gibi orta veya daha düşük asitli gıdalardan daha azdır. Yüksek asitli gıdalarda başlangıç mikroflorası yüksek olmasına rağmen canlı kalma süresi 5 gündür. Düşük asitli gıdalarda meyvenin kesik yüzeyinde enterik patojenlerin gelişimleri başlamaktadır (Roberts ve ark., 1998).

Düşük asitli gıdalarda en önemli mikroorganizmalar düşük sıcaklıkta gelişen, sporlu bakterilerdir. Bunlara örnek olarak Bacillus cereus verilebilir. Sebzelerden yapılmış hazır yemeklerde yaygın olarak görülmektedir. B. cereus emetik enterotoksin ve diyarejenik enterotoksin olmak üzere iki farklı tip enterotoksin oluşmakta ve gıda zehirlenmesine sebep olmaktadır (Valero ve ark., 2000).

Salmonellosis çiğ domates, önceden kesilmiş kavun, fermente edilmemiş elma suyu ve portakal suyu gibi meyvelerde meydana gelmektedir. E. coli O157 enfeksiyonu meyve ürünlerinde fermente olmayan elma içeceklerinde görülmektedir. Fermente elma sularında E. coli O157 ‘nin canlı kalma olasılığı taze elmaya göre daha düşüktür (Roberts ve ark.,1998).

Eğer depolanmış domateslerde küf gelişimi meydana gelmişse Clostridium botulinum ve toksini domateslerde oluşabilmektedir. Bir çalışmada C. botulinum sporları ve Alternaria küfü ile inoküle edilmiş domateslerde botulinum toksininin gelişmesi kontrol edilmiş, modifiye ve kontrollü atmosfer altında depolanmış domateslerde botulinum toksininin domates küfle kaplanıp yenilemeyecek duruma gelinceye kadar gelişmediği belirlenmiştir (Roberts ve ark., 1998).
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://yeterince.benimforum.org
Vural
™Administrator™
™Administrator™
Vural

Erkek
Yaş : 29 Kayıt tarihi : 03/08/08 Mesaj Sayısı : 1241

Paylaşımlar:
Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Img_left1000/1000Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Empty_bar_bleue  (1000/1000)
Mutluluk:
Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Img_left1000/1000Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Empty_bar_bleue  (1000/1000)

Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Vide
MesajKonu: Geri: Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Icon_minitime26.12.08 18:03

Mikotoksinler
Taze meyvelerde iki önemli mikotoksin oluşumu görülmektedir. Bunlardan biri Penicillium expansum küfü tarafından elmalarda oluşan patulinumdur. Diğeri ise incirlerde Aspergilus flavus küfü tarafından oluşan aflatoksindir. Taze elma tüketiminde bu tür küf gelişimi gözle görülmekte tüketiciler tarafından bu kısımlar temizlenerek tüketilmektedir. Patulin meyve suyu üretiminde sorun teşkil etmektedir. Bir çok incir kurutularak tüketildiğinden aflatoksin sorun teşkil etmektedir. İncirden şarap üretiminde kontamine olmuş incirler kullanıldığında şarabada afaltoksin geçebilmektedir (Roberts ve ark., 1998).

Camplyobacter
Camplyobacter jejuni bir çok ülkede bakteriyel enteritis hastalığın sebebidir. Bu potejenin kaynağı kümes hayvanları, inek, domuz ve ev hayvanlarıdır. Doğrudan çiğ sebze ve meyvelerin tüketimiyle ilişkilidir. 300C’nin altındaki sıcaklıklarda ve düşük pH’larda gelişmemesine rağmen, kesilmiş meyveler üzerinde etkin şekilde canlılığını sürdürerek, tüketici için risk oluşturur (Beuchat, 1998).

Clostridium türleri
Clostridium botulinum ve Clostridium perfringens hem toprakta hem de taze sebze ve meyvelerin üzerinde bulunurlar. Sebzelerin yüksek hızda solunum yapmalarından dolayı, paketlenmiş sebze ortamlarında anaerobik ortam oluşur. Bu da C.botulinum ve botulinal toksin üretimine neden olur. Botulizm özellikle dilimlenip paketlenmiş lahana salatasında oluşur. Çalışmalar, C.botulinum’un, polivinille ve vakumlanarak paketlenmiş mantarlarda toksin oluşturduğunu göstermiştir. Meyve ve sebzelerin yüksek O2 ve CO2 geçirgenliğine sahip filmle kaplanması ve ayrıca 30C’den düşük sıcaklıklarda depolanması sonucunda Clostridium sporlarının gelişmesi önlenir. Meyveler mantarlara karşı etkin savunma mekanizmalarına sahiptirler. Çürümeye neden olan mantarlar meyve türüne göre değişir. Patojen türleri mevcuttur. (Beuchat, 1998).
Bozulmaya neden olan mantar türleri Tablo1’dedir .

Tablo 1. Sebzelerde bozulmaya neden olan mantar türleri (Roberts ve ark., 1998).
Sebze Tür Çürük tipi
Havuç Alternaria Siyah çürük
Sclerotinia Sulu yumuşak
Bremia, Phytophthora İnce tüylü küf
Soğan Aspergillus Siyah küf
Colletotrichum Antraknoz
Yeşil fasulye Rhizopus Rhizopus yumuşak çürük
Pythium Solgun
Patates Fusarium Kabarcık
Lahana Botrytis Gri küf çürüğü
Ispanak Phytophthora Siyah

Meyvelerde oluşan en önemli mantar hastalıklarından aşağıda söz edilmiştir.
Penicillium italicum ve Penicillium digitatum turunçgillerde yeşil mavi çürümeye neden olurlar. Enfeksiyon hasattan sonra herhangi bir aşamada oluşur. Modern toplama sistemiyle dokuda oluşan hasarlar, enfeksiyonun başlamasına neden olur ve meyveden meyveye temasla geçer Geotrichum candidum limonlarda ilk önce yüzeyde kremsilik daha sonra acı, ekşi ve yumuşak çürük oluşturur. Enfeksiyon daha çok olgunlaşmış meyvelerin yüksek sıcaklıklarda depolanmalarıyla meydana gelir. Alternaria citri ile portakallarda dışta siyah merkezli çürükler, sonra içte siyahlaşma gözlenir. Penicillium ulaiense, turunçgil patojeni olarak tanımlanır. Ciddi turunçgil bozulmalarına neden olan mantarlar Tablo 2, Tablo 3 ve Tablo 4’de mevcuttur (Lund ve ark., 2000; Doyle ve ark., 1997).

Tablo 2. Taze meyve bozulmalarına neden olan mantarlar(Roberts ve ark., 1998).
Meyve Mantarlar Çürük çeşidi
Turunçgiller Penicillium digitatum Yeşil çürük
Portakal ve limonlar Penicillium italicum Mavi
Alternaria citri Sap sonunda siyahlaşma
Geotrichum candidum Ekşi
Penicillium ulaiense Tüyümsü küf
Aspergillus niger Siyah çürük
Botrytis cinerea Gri küf çürüğü
Diaporthe sp. Sap sonu çürüğü
Selerotinia spp. Yünümsü
Septoria sp. Septoria
Trichoderma sp. Kahverngi
Fusarium sp. Kahverengi
Phytophtora sp.
Diplodia sp. Sap sonu
Pomopsis sp. Sap sonu


Tablo 3. Taze meyve bozulmalarına neden olan mantarlar
Meyve Mantarlar Çürük çeşidi
Pome meyveleri
Elma,armut Penicilluim expansum Mavi
Penicillium solitum Mavi
Phlyctema vagabanda Bull’s eye çürüğü
Rhizopus stolonifer Transit çürük
Botrytis cinerea Gri küf çürüğü
Phytophtrora sp. Kahverengi
Venturia sp. Siyah leke
Alternaria sp. Siyahtan kahverengi leke
Çekirdekli meyveler
Şeftali,kayısı,kiraz, Alternaria sp. Siyahtan kahverengiye leke
Erik,nektari Monilinia fructicola Kahverengi
Rhizopus stolonifer Transit
Lasiodiplodia theobromae Yastık
Colletotrichum sp. Taç çürüğü
Nigrospora oryzae Fışkıran
Fusacium sensitectum Yumuşak
Cladosporium herbarum Gri- siyah
Diplodia sp. Sulu
Geotrichum candidum Ekşi
Aspergillus niger Siyah
Botrytis cinerea Gri
Penicillium expansum Mavi
İncir Aspergillus nigar Siyah
Fusarium spp. Yumuşak
Hanseniaspora uvarum Ekşime
Alternaria spp. Kahverengi-siyah
Botrytis cinerea Gri küf çürüğü
Penicillium spp. Mavi küf



Tablo 4. Taze meyve bozulmalarına neden olan mantarlar
Meyve Mantarlar Çürük çeşidi
Tropik meyveler Lasiodiplodia theobromae Sap sonu çürüğü
Avakado Colletotrichum spp. Antraknoz
Mango Phomopsis spp. Sap sonu çürüğü
Papaya Diplodia sp. Sapsonu çürüğü
Taneli meyveler Botrytis cinerea Gri çürük
Cladosporium spp. Siyah
Çilek,böğürtlen Rhizopus stolonifer Transit
Phytophthora sp. Sızıntı çürüğü
Sclerotinia spp. Sulu,beyaz
Üzüm Botrytis cinerea Gri
Cladosporium spp. Siyah
Penicillium spp. Mavi küf
Rhizopus stolonifer Sulu, yumuşak
Ananas Fusarium sp. Kaverengi
Penicillium sp. Kahverengi
Domates Alternaria alternata Siyah
Rhizopus stolonifer Sulu
Geotrichum candidum Ekşi
Cladosporium herbarum Gri-siyah
Botytis cinerea Gri küf
Rhizoctonia solani Yumuşak
Limon Colletotrichum lagenarium Antraknoz
Alternaria alternata Siyah
Cladosporium spp. Siyah
Fusarium spp. Pembe
Penicillium spp. Mavi küf

Pome meyveler
Penicillium expansum elma ve armutlarda mavi çürükler oluşturur. Düşük sıcaklıklarda gelişir. Çok düşük sıcaklıklarda depolamak sadece çürümeyi geciktirir, engellemez.. Penicillium expansum ve Penicillium solitum varlığı elmalarda ciddi problemler yaratır. Botrytis cinerca, soğukta depolanmış armutlarda ve daha az sıklıkta elmalarda gri çürüklüğe neden olur. Pome meyvelerinde çürüklüğe neden olan diğer mantarlar Tablo 3’dedir. Çekirdekli meyvelerde (şeftali, erik, kayısı, nektari, kiraz...) kahverengi çürüklere neden olan küf Monilia fructicola’dır. Kahverengi leke 24 saat içinde hızla büyür, meyve içine yayılır ve tüm meyve 3-4 gün içinde çürür. Rhizopus stolonifer özellikle kutulanmış meyvelerin taşınması sırasında, yüksek nem varlığında meyveyi yumuşatarak 2-3 gün içinde tamamen çürütür. Penicillium expansum, çilek ve eriklerde mavi küf çürümelerine neden olur (Lund ve ark., 2000; Doyle ve ark., 1997).

Üzüm
Botrytis cinerea üzümde gri çürümeye neden olur. Şarap yapımında bu küf starter kültür olarak kullanılırken, taze tüketilecek üzümde varlığı istenmez. Üzüme ağaç gövdesinden geçer ve nemin yüksek olduğu sıkı salkımlarda hızla çoğalırlar . Penicillium türleri depolama esnasında bozulma etkenidirler, hasattan önce ürüne etkimezler (Lund ve ark., 2000; Doyle ve ark., 1997).

Taneli meyveler
Daha çok Botrytis cinerea ve Rhizopus stolonifer türleri tarafından bozulmalar olur. Botrytis böğürtlen ve yarı böğürtlen, yarı ağaç çileği (lagenberry) olan meyvede yumuşak uzun süreli, çileklerde de kuru çürüklere neden olur. Taneler gri küfle çevrilirler. Rhizopus stolonifer, tüm taneli meyvelerde büyük kayıplara neden olur. 200C’nin üzerinde hızla yayılırlar, meyve sızıntı yaparak tamamen çürür (Lund ve ark., 2000; Doyle ve ark., 1997).

İncir
Yabanarısı, polenleme devresinde incire maya (Candida guilliermondii) ve bakteri (Serratia türleri) taşır. Bu mikroorganizmalar incirde bozulmaya neden olmaz, fakat olgun incirlerin bozulmasına neden olan mayaları (Hansseniaspora avarum, Kloekera apiculata ve asit üretimiyle acılaşmaya neden olan Torulopsis stellata) taşıyan Drosophila sineklerinin incir üzerine çağrılmasında etkilidirler. Ayrıca son zamanlarda, incirde Aspergillus flavus ve aflatoksin gelişimi ciddi bir problem olarak kabul edilmektedir (Lund ve ark., 2000; Doyle ve ark., 1997).

Domates
Alternaria alternata küfü ile oluşan Alternaria çürüğü koyu kahverengiden siyaha doğru çökmüş bölgeler halinde, çeşitli cm çaplarında kararlı halde gözlenir. Botrytis cierea yeşil meyveleri etkiler, ortalarında koyu bölgeli beyazımsı halkalar oluşturur. Çürük yüksek sıcaklıklarda paketleme ve taşıma esnasında hızla büyür. Rhizopus türleri domatesin dışında yaklaşık her çeşit meyve ve sebzede gelişir. Rhizopus çürüğü olan meyve kırmızı su dolu, balona benzer. Meyvede gri misel, fermente koku ve beyazdan siyaha doğru spor kitleleri görünür (Lund ve ark., 2000; Doyle ve ark., 1997).
Domateste acı çürükler Geotrichum candidum ile oluşur. Çürük bölgeler açık yeşil gri renklidir. İlk başta dokular sağlam gözükürler, sonra zayıflarlar ve acı koku yayarlar. Zarar görmüş ve çatlamış meyvelerde görülür. Drosophila sinekleriyle yayılırlar. Limonlarda Colletotrichum lagenarium ile yüzeyde koyu yeşil sonra kahverengi renk oluşarak çirkin bir görüntü meydana gelir. Yüksek nem varlığında pembe Colletotrichum conidia gözlenir. Kavunlarda Alternaria alternata, alternaria çürüğüne neden olular. Daha çok meyvenin etli ve yapışkan kısmında gelişirler (Lund ve ark., 2000; Doyle ve ark., 1997).

Tropik meyveler
Uluslararası ticaretle önemli yeri olan muzlarda hasat sonrası hastalıklar daha çok sap ve baş kısmında oluşmaktadır. Baş kısmı 20 değişik mantar etkiler. En önemlileri Coll. musae (=Glocosporium musarum), Fusarium semitectum ve diğer Fusarium türleridir. Diğer tropik meyvelerde en çok görülen çürükler kahverengi ve kara renkli antraknozlardır ve ürün kalitesini düşürürler, sonunda meyveyi parçalarlar. Buna daha çok Colle. totrichum türleri neden olur. Las theobromae (=Botryodiplodia theobronae) küfü bütün tropik çay meyvelerinde çürüklere neden olur (Lund ve ark., 2000; Doyle ve ark., 1997).

HASTALIK RİSKİNİ AZALTMA YÖNTEMLERİ:

SUYUN DEZENFEKSİYONU

Su gıda tesislerinin sürekli olarak kullandığı temel maddelerden birisidir. Gıda endüstrisinde kullanılacak olan suların öncelikle mikrobiyolojik açıdan temiz olması gerekir. 100 ml’de bir adetten fazla koliform bakteri içeren sular gıda endüstrisinde kullanılmaz. Şüphesiz suda hiçbir patojen bakteri bulunmamalıdır. Patojen olmayan mikroorganizmalarda mümkün olduğunca az olmalıdır. Çünkü bunlar işlenen gıdanın koku ve lezzetini etkilediği gibi, su boruları ve çeşitli cihazlarda kaygan maddeler oluşmasına ve hatta su borularının biyolojik yolla tıkanmasına neden olur (Beuchat 1998).

Meyve sebze işletme endüstrisi, en fazla su gereksiniminin duyulduğu bir üretim koludur. Meyve sebzelerin işlenmesinde kullanılan suyun yaklaşık %50’si hammaddenin yıkanması, haşlanması, soğutulması ve fabrika temizliğinde kullanılır. Geri kalan kısmı ise diğer işlemlerde kullanılır (Beuchat 1998).

Suyun klor gazı, alkali hipoklorit (sodyum hipoklorit), katı hipokloritler (kalsiyum hipoklorit), organik klor bileşikleri (kloramin), klordioksit veya ozon ile muamelesinde prensip, bakterilerin ve organik maddelerin kuvvetli oksidasyon maddeleri ile yaş yakılması gerçeğine dayanır (Beuchat 1998).

Klorla Dezenfektasyon: Halen en yaygın olarak kullanılan dezenfektan klordur. Son yıllarda klorun sudaki bazı organik maddelerle birleşerek kanserojen nitelikteki organoklorlu bileşikler oluşturduğu belirlenmiş ve bu bakımdan kullanım alanları sınırlandırılmaya başlamıştır (Beuchat 1998).

Bromla Dezenfeksiyon: İçme sularının dezenfeksiyonunda sıvılaştırılmış brom, bromklorür gazı veya katı brominatlar kullanılmaktadır. Bromun etki mekanizması klora benzemektedir (Beuchat, 1998).

Ozonla Dezenfeksiyon: Ozon içme sularının dezenfeksiyonunda kullanılan kuvvetli bir oksitleyicidir. Buna bağlı olarak kuvvetli sterilizasyona neden olan oksijen atomuna parçalanır ve bu sırada varsa suyun fena kokusu ve rengi giderilir. Bulanıklık oluşumunun önlenebilmesi için suda demirin bulunmaması gerekir. Ayrıca su fazla miktarda organik madde içermemelidir (Beuchat, 1998).

Hidrojen Peroksitle Dezenfeksiyon: Kuvvetli bir oksitleyici olan hidrojen peroksit, başka alanlarda dezenfektan olarak kullanılırsa da, suların dezenfeksiyonunda pahalı olduğu için kullanılmamaktadır (Beuchat, 1998).

Ultraviyole Işınlarıyla Dezenfeksiyon: 240-280 nm dalga boyundaki ışınlar sudaki mikroorganizmaları öldürmektedir. Ayrıca UV ışınları, kimyasal dezenfektanlar gibi suda kalıntı bırakmamaktadır. Suda bulunan az miktardaki bulanıklık veya sertlik oluşturan bikarbonatlar, demir, mangan vb. gibi maddeler ile UV ışınlarının yarısından fazlası tutulur. Bu nedenle meyve sularının, biranın, şarap ve sütün veya diğer kolloidal ve renkli maddeler içeren sıvıların UV ışınlarıyla muamelesi söz konusu değildir (Beuchat, 1998).

Mikrobiyolojik Bozulmanın Kontrol Altına Alınması

1) Hasat Öncesi: Her meyve tür ve çeşidin en uygun zamanda hasadının yapılması sonucu özellikle depolamada meydana gelen kayıplar en aza indirilmektedir. Buna göre hasat ölçütlerini şu şekilde değerlendirebiliriz (Lund ve ark., 2000).
Erken Hasadın Sakıncaları:
• Erken toplanan meyveler henüz yeterli irilik, şekil ve ağırlığa ulaşmamışlardır. Bu nedenle meyveler küçük ve verim düşük olur.
• Erken toplanan meyvelerde yeteri kadar şeker birikmediği ve bazı burukluk veren maddeler gereği kadar azalmadığı için tat ve lezzet iyi olmaz.
• Erken toplanan meyvelerde zemin (taban) renginin yeşilden sarıya dönüşmesi iyi olmadığı ve çeşidin kendine has üst rengini yeterince oluşturmadığı için dış görünüş bozuk olur.
• Zamanından önce toplanan meyvelerde kabuk yapısına bağlı olarak su kaybı hızlı olur ve bu meyveler çabuk buruşurlar.
• Erken hasat edilen meyvelerde çeşitli fizyolojik bozukluklar meydana gelebilir.
• Erken dönemde meyvelerin dala tutulmaları iyi olduğundan hasat zorlaşır (Lund ve ark., 2000).
Geç Hasadın Sakıncaları:
• Geç toplanan meyvelerde olgunluk ilerlemiş olduğundan hasat sonrası dayanma süreleri kısalır ve çabuk berelenirler.
• Meyvede asit kaybı fazlalaştığı için tat ve lezzet bozulur, ürün yavan bir tat alır.
• Geç hasat edilen meyvelerde de fizyolojik bozukluklar oluşabilir.
• Hasat önü meyve dökümleri artar.
• Geç hasatta ürün için daima bir risk vardır (Lund ve ark., 2000).

2) Hasat: Meyve sebze hasadı genellikle elle yapılmaktadır. Dondurulmuş meyve-sebzenin, hasat zamanı işleme için oldukça önemlidir. Hasat edilecek sebzelerin olgunluğunun saptanmasında önemlidir. Çünkü meyvelerin çoğu olgunlaştıkça yumuşayıp tat ve aromaları artarken sebzeler tam tersine kartlaşır, istenmeyen özellikler kazanır. Olgunluğu ve hasat tarihini mümkün olduğu kadar doğru belirlemek amacıyla çeşitli aletli yöntemler kullanılmaktadır (Lund ve ark., 2000).

3) Hasat Sonrası: Hasat sonrası meyvelerdeki küf, maya ve bakteri gelişimini önlemek veya bu gelişmeleri en aza indirmek için kullanılan pek çok kimyasal madde vardır. Bu kimyasallar hasattan önce veya sonra meyvelere uygulanabilir (Lund ve ark., 2000).
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://yeterince.benimforum.org
Vural
™Administrator™
™Administrator™
Vural

Erkek
Yaş : 29 Kayıt tarihi : 03/08/08 Mesaj Sayısı : 1241

Paylaşımlar:
Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Img_left1000/1000Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Empty_bar_bleue  (1000/1000)
Mutluluk:
Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Img_left1000/1000Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Empty_bar_bleue  (1000/1000)

Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Vide
MesajKonu: Geri: Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Icon_minitime26.12.08 18:04

Koruyucu madde, küfleri, bakterileri ve mayaları ya öldürmekte veya bunların faaliyetlerini engellemektedir. Herhangi bir koruyucu madde bu mikroorganizmalardan birine, ikisine veya sınırlı olarak hepsine aynı düzeyde etkili olabilir. Küfler üzerine yapılan öldürücü etkiye “fungusit etki”, bakteriler üzerine yapılan öldürücü etkiye ise “bakterisit etki” denilmektedir. Koruyucu maddelerin mikroorganizmalar üzerindeki etkileri bir çok farklı etkenin toplamı Sşeklindedir ve fiziksel, fizikokimyasal mekanizmaların yanında biyokimyasal reaksiyonlarda bu konuda rol almaktadır. Meyve ve sebzeler üzerinde etkili olan bazı koruyucu maddeler şunlardır (Lund ve ark., 2000).
• o-Fenilfenol: Bu madde turunçgil meyvelerinin küflenmesine karşı yaygın olarak kullanılmaktadır. Eğer turunçgillerin muhafazasında o-fenilfenol kullanılmışsa bu ürünlerin kabukları reçel vb. üretiminde kullanılmaz.
• Difenil: Küfler difenile karşı genellikle çok duyarlıdırlar. Özellikle Penicillium italicum ve Penicillium digitatum gibi küfler, atmosferinde 0.008 mg/l düzeyinde difenil bulunan ortamlarda gelişemezler. Buna karşın Phytophtora citrophthora ve Alterneria citri gibi küfler ise difenile karşı çok dirençlidirler. Difenilin tek uygulama alanı, turunçgil meyvelerinin küflere karşı korunmasıdır. Bu amaçla difenil, doğrudan meyveye değil ambalajına uygulanır.
• Tiyabendazol: Fungisit etkisi nedeniyle ilk defa 1964 yılında tıpta cilt hastalıklarına karşı kullanılmış ancak, daha sonra muz ve turunçgillerde, meyvelerin korunması amacıylada kullanılmaya başlamıştır.
• Diğer bazı koruyucu maddelerin isimleri şunlardır: Benzoik asit, p-Hidroksibenzoik asit esteri, Sorbik asit, Kükürt dioksit, Formik asit, Dimetil dikarbonat, Nisin, Borik asit (Lund ve ark., 2000).

4) Soğutma ve Depolama: Hasattan sonraki en önemli aşamalardan biriside toplanan meyveyi optimum depolama sıcaklığına soğutmaktır. Bu işlem en geç hasattan 12 saat sonra yapılmalıdır. Soğutma işlemi çeşitli yöntemlerle gerçekleştirilir. Bu işlemler için su kullanılır. Ancak kullanılan suyun mikrobiyal açıdan temiz olması gerekmektedir. Yapılan soğutma işleminden sonra ürün optimum depolama sıcaklığında depolanır. Taze meyveler için optimum depolama şartları;
- Meyvenin suyunu kaybetmesi minimum düzeye indirilmeli,
- Meyvenin solunum yapması yavaşlatılmalı,
- Meyvenin mikrobiyal bozunması önlenmelidir (Lund ve ark., 2000).

Meyvenin solunum yapmasını yavaşlatmak için kontrollü atmosfer ortamları kullanılmalıdır. Bu ortamlarda, optimum konsatrasyonda oksijen ve karbondioksit bulunuyor. Bulunan oksijen ve karbondioksit oranına göre, meyvenin solunum hızı düzenlenmektedir (Lund ve ark., 2000).

SONUÇ:
Taze olarak tüketilen sebze ve meyvelerde hasat sonrasında masaya gelinceye kadar bir takım değişiklikler olmaktadır. Özellikle mikroorganizmaların sebep olduğu bu değişiklikler ürün yenilemeyecek duruma gelene kadar devam edebilmekte ve ürünün kimyasal ve fiziksel kalitesini de etkileyerek ürünün raf ömrünün kısalmasına neden olmaktadır. Genel olarak taze meyvelerin sebzelere oranla daha düşük pH değerine sahip olması nedeniyle mikrobiyal açıdan bozulmasını etkileyen mikroorganizmalar maya ve küflerdir. Sebzelerde ise bakteri maya ve küfler mikrobiyal bozulmaya neden olmaktadır. Bu bozulmaların önüne geçebilmek ve insanların sağlıklı bir şekildec beslenebilmesini sağlamak amacıyla hasattan sonra taze sebze ve meyveler uygun koşullarda, uygun sıcaklık ve bağıl nemde depolanmalı, fazla bekletilmeden tüketime sunulmalıdır. Ayrıca taşıma ve depolama sırasında herhangi bir fiziksel zedelenmenin önüne geçilmelidir. Ancak bu şekilde bu ürünlerin raf ömrü uzatılarak, kaliteli bir şekilde masaya getirilmeleri sağlanabilmektedir.


Sebze-meyve kayıplarının en aza indirilmesi için yapılacaklar:

• Meyve ve sebzelerin en uygun hasat zamanında toplanması.
• Hasadın ürüne uygun tekniklerle yapılması.
• Ürünlerin işleme merkezine ulaşıncaya kadar geçen süre içinde uygun koşullarda nakledilmesi.
• Uygun ambalaj materyalinin seçilmesi, ambalajlama yönteminin ürünün özelliklerinin göz önünde bulundurarak yapılması.
• Ön soğutma, depolama ve taşımada uygun koşulların sağlanması şeklindedir (Ünlü, 2001).
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://yeterince.benimforum.org
HunteR_KonT
™Administrator™
™Administrator™
HunteR_KonT

Erkek
Yaş : 30 Kayıt tarihi : 05/08/08 Mesaj Sayısı : 859

Paylaşımlar:
Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Img_left1000/1000Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Empty_bar_bleue  (1000/1000)
Mutluluk:
Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Img_left1000/1000Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Empty_bar_bleue  (1000/1000)

Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Vide
MesajKonu: Geri: Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.] Icon_minitime11.01.09 15:05

paylaşım için saol.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Taze Tüketilen Sebze ve Meyvelerin Ürün Güvenliği [Gıda Müh.]

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Türkiye'nin En Mutlu Forumu :: Bilgi Bankası :: Üniversite Bilgileri -
Powered by phpBB © phpBB Group
Copyright © 2009 By Skip & The Vural